Whatsapp Whatsapp
Telefon Hemen Ara

PRP Hakkında Merak Edilenler

PRP son yıllarda biz dermatologların çok severek kullandığı anti aging uygulamaların başında yer almaktadır. PRP’ yi Türkçe’ye çevirmemiz gerekirse trombositten zengin plazma anlamına gelmektedir. Kişinin kendi kanından elde edilen bir serum aracılığıyla bu işlemi gerçekleştirilmekteyiz. Yüzüne pek bir şey yaptırmak istemeyen yani botoks ve dolgudan çekinen hastalar son zamanlarda daha organik bir tedavi yaklaşımı istemektedirler. Biz böyle hastalara PRP’ yi gönül rahatlığıyla önermekteyiz. Çünkü biliyoruz ki PRP son derece organik bir tedavi şeklidir. Neden böyle çünkü kişinin kendi kanından elde ediliyor. PRP işlemini klinik koşullarında gerçekleştirmekteyiz. Önce hastamızdaki venöz kandan yaklaşık 8-10 cc kadar kan almaktayız. Daha sonra bu kana uygun koşullarda uygun bir santrifüj cihazında trombositi en zengin plazma haline çevirmekdeyiz. Elde ettiğimiz bu plazmayı da hastanın yüzüne mezoterapi tekniğiyle veya rover dediğimiz mikro iğneleme sistemiyle uygulayarak deri altı katmanlarına ulaştırmakdayız. Hedefimiz de PRP bir botoks gibi kırışıklıkları anında açan ya da bir dolgu işlemi gibi volum kaybını engelleyen bir yöntem kesinlikle değil. Ben hastalarıma PRP’ yi hep şu şekilde anlatıyorum: “Nasıl paranızı biriktirmek için yatırımlarda bulunuyorsanız PRP’ yi de yüzünüz için yaptığınız bir yatırım olarak düşümelisiniz.” diyorum. Üç hafta aralıklarla işlemimizi uyguluyoruz. En az üç kez uyguluyoruz, gerekirse ihtiyaca göre altı ayda bir ve genellikle de yılda bir olmak üzere idame tedavilerini sağlıyoruz. Beklentilerimiz neler? Mucizevi bir şekilde kişileri on yıl geriye götürmüyoruz. Bizim amacımız olanı iyi korumak ve daha iyi kılmaktır. PRP işleminden sonra yüz daha aydınlık hale geliyor ama kolejinin uyarılması için de belli bir zaman dilimine ihtiyacımız var. Çünkü PRP bir uyarı sistemi hemen etkisini gösteren bir şey değil. Belli bir yaş sınırı yok istediğimiz tek bir kriter var. Bu da hastanın trombositlerinin yeterli sayıda olmasıdır. Çok ileri yaş grubunda bu uygulamayı önermiyoruz çünkü bu durumda trombositlerin fonksiyonlarının etkilenmesi söz konusu olmakta. Kan sayımı yaparak; “Yeterli düzeyde trombosit sayısı var mı, yok mu?”, “Kalitesi nasıl?” gibi kriterleri değerlendirmemiz gerekiyor.